Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Neden Kuruldu? - CEMRESETAY MEDYA - GÜNCEL HAYATA DAİR PAYLAŞIMLAR

Yeni :

Home Top Ad

Post Top Ad

27 Ekim 2014 Pazartesi

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Neden Kuruldu?

Kendi aramızda üzülmek, çaresizlik duygularına saplanarak sadece seyretmek yerine, tehlikenin farkında olmayan halka, Türkiye’yi bağnaz din devletine döndürmeye niyetli girişimleri somut örneklerle anlatmanın yollarını bulalım yeter.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Neden Kuruldu?
Cumhuriyet gazetesinde 21 Ekim günü, “Anlattığı Tehlike Bugün Sınırlarımızda” başlığı ile Altan Öymen’in  bir yazısı yayımlandı. Öymen, aramızdan alçakça bir suikast sonucu 15 yıl önce ayrılan Ahmet Taner  Kışlalı’nın, Türkiye’nin bugünlerini o zaman gören kişiliğini anlatıyor.

Tıpkı bizim de yıllar önce laik demokratik Türkiye’nin karşılaşacağı tehlikeleri öngörerek Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurmamız gibi:
Ülkemiz içindeki ve Ortadoğu ülkelerindeki gelişmelerin farkında olan Türk aydınları olarak, ülkemize yönelen tehlikelerden büyük endişe duyuyor ve çareler arıyorduk. Bu amaçla İstanbul Üniversitesi’nin beş kadın öğretim üyesi 10 Şubat 1989’da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurduk.

Amacımız, laikliğin tehlikede olduğuna ilişkin endişemizi halka iletmek ve halkla tartışmaktı.

O sırada Kenan Evren cumhurbaşkanı idi. Evren laikliği koruma konusunda bize güven vermiyordu ama cumhurbaşkanı olarak kendisine hitaben yazdığımız mektup ile kamuoyunun dikkatini konuya çekmek istedik. Geniş şekilde imzaya açtık. Ülkemizin aydın öğretim üyeleri, sanatçılar, yazarlar ve halkın diğer kesimlerinden 3 bin 700 kişi bu mektubu imzaladı. Mektubu 17 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e sunduk. Mektubu ve imzalayanların listesini basına dağıttık. Neden bu mektubu yazma gereği duyduğumuzu açıkladık. Televizyon ve gazetelerde haber geniş şekilde yer aldı. Halkımız demokrasinin ve laikliğin tehdit altında kaldığını vurgulayan bu derneğin adını ve amacını ilk kez bu vesile ile duydu.

Dernek çeşitli panel ve konferanslarla “laikliğin önemi” ve “dinin kötüye” kullanılması konularını sistemli şekilde gündeme taşıdı. Örneğin:
3 Mart’ta Gazeteciler Cemiyeti’nde Öğretim Birliği Kanunu’nun 65. yıldönümü nedeniyle panel düzenlendi, paneli Altan Öymen yönetti.
10 Nisan’da Atatürk Kültür Merkezi’nde “Devletin dini İslamdır” hükmünün anayasadan çıkarılmasının 61’inci yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde laikliğin önemi tartışıldı. Nermin Abadan, Cahit Akyol, Bahriye Üçok’un konuştuğu panele de, Prof. Özcan Köknel’in yönettiği “Çağdaş eğitimden ne anlıyoruz?” konulu panele de dinleyici kitlesi büyük ilgi gösterdi.
5 ve 6 Aralık tarihlerinde İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda “Kadınların siyasal yaşama ve karar mekanizmalarına katılımı” konusunda iki gün süren sempozyum yapıldı. Sempozyuma İngiltere, İsviçre, Yunanistan, Finlandiya ve Mısır’dan davet edilen konuşmacılar ile toplam 18 konuşmacı, dört oturum başkanı katıldılar. Büyük bir dinleyici kitlesince izlenen sempozyum, TV haber programlarında, gazete ve dergilerde ayrıntılı şekilde yer aldı.
17 Şubat  1990 tarihinde İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen “Türk Ceza Kanunu’nda siyasi özgürlükler” panelini Coşkun Kırca yönetti. 19 Mayıs 1990’da İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Konferans Salonu’nda “Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz?” konulu panelde yönetici Bozkurt Güvenç idi. 

Gençler arasında “Laikliğin Önemi” ve ayrıca “Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz?” konularında yazı yarışmaları düzenlendi, derece alanlara ödülleri düzenlenen törenlerle verildi. Dernek üyelerince yazılan “Türkiye’de Laik Öğretime Geçiş” ve “Yaratıcı Toplum Yolunda Çağdaş Eğitim” adıyla kitaplar yayımlandı.

Bütün bu paneller ve sempozyumlar sırasında laikliğin önemine inanan ve önemini kuvvetle bağırarak dile getiren, çoğu aydın kişiliğiyle tanınmış en az bin kadın, İstanbul’da Çağlayan’da yürüdü. Bu bir ilkti.

Tüm bu çalışmalarla dernek, amacını ve laik Türkiye’nin karşısındaki tehlikeyi,  1990 yılından itibaren toplumda tartışmaya açtı.
Tehlike ne idi?
Ulaşabildiğimiz aydın kesimi heyecanlandıran ve kısa sürede örgütlenip sağlam bir dernek olarak ortaya çıkmanın amacı neydi?
Milli Eğitim’de “din temelli eğitime” geçiş için sinsi girişimlerin yapıldığını biliyorduk.
Laik ve demokratik Türkiye’yi diğer Ortadoğu ülkelerinin bağnaz din devletine dönüştürmeye niyetli kampanyalarının büyük kısmının imam  hatip okullarında örgütlendiğini biliyorduk. Bugün Türkiye’yi yöneten kadroların büyük çoğunluğu bu misyonu imam hatip okullarında edinmişlerdi. Nitekim iktidar olunca o programı uygulamaya başladılar. “Demokratikleşme” adı altında din devletinin kuralları topluma dayatılmaya başlandı.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin mücadelesinde bağnaz bir dinci kesimin ona karşı çıkması normaldi. Ama asıl üzücü olan, kendisini “liberal” diye tanımlayan kesimin konuyu sadece “özgürlük” parantezine sıkıştırması, diğer boyutlara göz yumması, daha da ileri gidip “Türkiye’nin laiklik ekseninden çıkarılmak istendiğini” söyleyenleri “laikçi” gibi küçültücü tanımlarla nitelemeleri ve “dinci” kesimlere destek vermeleriydi. Onların desteği ve cesaretlendirmesi sonucu geldiğimiz noktada “örtünme”, ilkokullarımıza bile girdi.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklikler 27 Eylül 2014 günü yayımlandı. Şimdi sıra arkamıza yaslanıp bütün okullarımızın hızla imam hatipleşmesini seyretmeye geldi.

Ya da tek çare, laik demokratik Cumhuriyetimizin karşılaştığı tehlikenin farkında olan yurttaşların yaklaşan genel seçim konusunda hızla toparlanması ve sağlıklı çözüm için harekete geçmesidir.

En az 25 yıldır tehlikenin bilincinde olan aydın kesimi görevler bekliyor. Bunun için mutlaka bir partiye ya da sivil toplum örgütüne bağlı olmamızın gerekmediğini bilelim. Ülkemizin üstüne kara bulutlar halinde çöken karamsarlığı, kaygıyı ve depresyonu yenmenin bir tek yolu var. Kendi aramızda üzülmek, çaresizlik duygularına saplanarak sadece seyretmek yerine, tehlikenin farkında olmayan halka, Türkiye’yi bağnaz din devletine döndürmeye niyetli girişimleri somut örneklerle anlatmanın yollarını bulalım yeter.

Prof. Dr. AYSEL EKŞİ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kurucu Başkanı/ Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Kuralları
*Lütfen yanlızca yazı ile ilgili yorumlar yazınız.
*Yazının konusu dışında iletmek veya sormak istediğiniz bir şey varsa iletişim formunu kullanın.
*Bir Google Hesabınız yoksa Yorumlama Biçimi seçeneklerinden "Anonim" tıklayıp yorum yapabilirsiniz.

Post Bottom Ad